YENİ YIL KARARLARI ALMAYA DAİR
Yeni bir yılın “yeni bir sen” anlamına geldiğine inanmaya şartlandırıldık. Bir gecede her şeyin yepyeni olabileceği fikri güzel bir iyimserlik – ama gerçekçi olmayan her türlü iyimserlik gibi, yanıltıcı da…
Bir gecede, genellikle sert ve “hızlı bir dokunuş” yöntemiyle gerçekleşen bir değişim fikri elbette ki tüm kaynaklardan bize pompalanıyor ve ayrıca da bir değişim öyküsü olarak, kulağa epeyce romantik geliyor.
Yeni yılda spor salonlarına yazılıp, yeni ve radikal diyetlere başlamamız bundan. Bu nedenledir benim her yılın başında, yaşadığımız teknoloji devrimine rağmen takvimler ve not defterleri almam 😁
Yeni yılda değişim fikrinin arkasında çoğu kere korku ve yetersizlik düşüncesi olabiliyor:
1. Kendimde düzeltilmesi gereken bir sorun var
2. Bu sorunların değişmesi zor ve…
3. Değiştirebilmek için yüksek standartlarda çalışmalıyım.
Halbuki, kendi kalıplarımızın çok dışındaki şekillerde kendimize verdiğimiz büyük sözler, aslında beynimizin doğasına karşı çalışıyor ve bizi bir noktada engelliyor. “Nihayet şekle gireceğim.” “Bu yıl bir kitap yazacağım,” “İlişkilerimi düzelteceğim.” Sonrasında ise, yine “başaramadığımız” için utanç sarmallarına düşüp kendimize güvenimizi de kaybediyoruz üstelik.
Başarı için anahtar, duygularımızı doğru bir şekilde okuyabilmek, gerçek niyetlerimizi ve neden bu değişimi istediğimizi fark edebilmek ve böylece motivasyonumuzu sürekli hale getirmekten geçer – çünkü bizi yaptığımız şeylere yönlendiren hep duygulardır; duygularımız bizim itici motorlarımızdır.
Bir koç olarak sizlere bunu söylemenin pek havalı bir tarafı yok ama… DEĞİŞİMİ KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN KÜÇÜK DÜŞÜNEREK BAŞLAYIN!
Kendinize minik sözler verip onları yerine getirmekle başlayın 2021’e… Mesela her gece en geç 11:45’de yatağa girmek ya da size saatler kaybettiren şu bilgisayar oyununu sadece bir saat ile sınırlandırmak gibi… Salatanın patates kızartmasından daha sağlıklı olduğunu hepimiz biliyoruz tabii:) Yemeklerinizde sadece salata yemek yerine, patates – pilav yediğiniz günleri haftada bire indirmeye niyet etmek gibi…
Gücünü geçmişten ve korkulardan değil de, gelecekteki hayalden ve o hayalin boyutu ne olursa olsun gerçekleşmesinden alan bir enerji, içimizde başarı, özgüven, sevinç ve galibiyet duygularını yaracaktır. Aynı dünya şampiyonu bir sporcunun da, en başta bir bebek olarak emeklemesi, ardından tek tek adımlar atarak yürümeye başlaması ve yıllar içinde bir maraton koşucusuna dönüşebilmesi gibi…
Ben bu bebek adımlarını çok seviyorum.
Çünkü bu bebek adımları, içsel dönüşümümüz için ana yoldur!!! Kendimizi sınar ve aynı zamanda her yeni aşamada kendimizle yeniden tanışırız. Ve gördüğümüz kişiyi çok da beğenebiliriz.
İnsan ancak bu bebek adımlarını sistemli olarak atabildiğini gördüğünde, “kendi sözüne” güvenmeyi öğreniyor.
İçinizdeki sabotajcının, bu minik adımlarınıza “aptalca” ya da “yeterli değil” gevezeliklerini aşabilirseniz, kendinize tekrar güvenmeyi öğrenme yolculuğuna başlayabilirsiniz.
Kendinize güvenmek, inanın dönüşümlerin en tatlısıdır ve istediğiniz her kapıyı açabilecek altın anahtar, işte o özgüvendedir.